At kestanesi Hippocastanaceae familyasından 20-30 metreye
kadar boylanan güzel görünüme sahip bir ağaçtır. Anavatanı Balkan
yarımadasıdır. Güzel yaprakları ve çiçekleri ile park ve bahçeleri süsleyen bu
bitkinin ayrıca şifalı özellikleri de bulunmaktadır.
İsminde geçen kestane kelimesine rağmen at kestanesinin
Fagaceae familyasına ait olan kestane (Castanea) cinsi ile bir alakası yoktur.
At kestanesi Hippocastanaceae familyası ve Aesculus cinsinden bambaşka bir
bitkidir. Bu ismi kabuğunun bildiğimiz kestane ile aynı renkte olmasından
dolayı aldığı belirtilmektedir. Ayrıca yaprak dökümünden sonra sürgünlerde
kalan yaprak izlerinin at nalını anımsatması üzerine bitkiye at kestanesi
denildiği bilinmektedir. İsmi ile ilgili bir diğer rivayet ise Orta Avrupa'ya Türkler
tarafından getirilen tohumlarının at yemi olarak kullanıldığı ve at öksürüğü
için bir çözüm olduğu yönündedir. Yenilebilir kestaneden ayrılması için at
kestanesi adını aldığı söylenir.
At kestanesinin acımsı tadı olan özellikle olgunlaşmamış
meyveleri zehirlidir. Yenildiğinde zehirlenme belirtileri ortaya çıkabilir.
Bazı memeliler, özellikle de geyikler at kestanesini güvenli bir şekilde
tüketirler. Bazen meyveleri ev hayvanlarını beslemek için kullanılır.
Tıbbi amaçlarla bitkinin tohumları (Semen Hippocastani)
kullanılır. Bitkiden hazırlanan preparatlar bacaklarda varis genişlemesine
karşı kullanılır. Ayrıca şişlik, burkulma gibi rahatsızlıklarda da bitkiden
hazırlanan ilaçlardan yararlanılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder