Kızılağaç Betulaceae familyasından geniş tepeli bir ağaçtır.
12-18 metreye kadar boylanır, genişliği 6-12 metredir. Kışın yapraklarını
döker, koyu gövdelidir. Çiçekleri tek evcikli, gösterişsizdir. Erkek çiçekler
kırmızımsı kahverengi, dişi çiçekler morumsudur. Mart ayında çiçeklenir. Küçük
ve kanatlı fındıkçık şeklinde kozalakta oluşan 2-3 mm boyunda meyvesi vardır.
Ekim-Kasım'da olgunlaşır. Kozalakları her zaman kahverengi olarak kalır. Çay, dere ve ırmak kenarlarında sıkça
görülür. Işık, nem ve derin toprakları sever. Sahil arazisinden orman sınırına
kadar geniş bir yükseklik kuşağında yayılım gösterir.
Alnus glutinosa subsp. Glutinosa (Adi kızılağaç), Alnus
glutinosa subsp. Barbata (Sakallı kızılağaç) ve Alnus glutinosa subsp.
antitaurica (Toros kızılağacı) olmak üzere türleri vardır. Bunlardan Toros
kızılağacı endemiktir.
Tanin, querceti 3-glikozit, emodin içerir. Kurutularak
öğütülmüş dal ve yaprakları boyamada kullanılır. Deri ve kürk, kumaş ve ipek
boyamasında kullanılır.
Kızılağacın yaşadığı her yerde topraklar besin maddelerince
zengindir; bu ağaç toprağı azot ile zenginleştirir.
Kızılağaç ıslak yerleri, bataklıkları ve bataklık kıyılarını
ağaçlandırmak için vazgeçilmezdir.
Ağacın sürgünleri hasat edilir ve daha sonra kuru yem olarak
koyun ve keçi yeminde kullanılır.
Tıbbi amaçlarla ağacın tohum başları kullanılır. Geç
sonbahar veya kış aylarında hasat edilir ve kurutulur. Tohum başları haşlanarak
elde edilen su gastrointestinal hastalıklarda kullanılır.
Kızılağaç kabuğu ve yapraklarını özü, anti-enflamatuar ve
anti-spazmodik etkiye sahiptir; Sulu ve alkollü çözeltisi antioksidan, ağrı
kesici, anti-bakteriyel ve anti-tümör aktivite sergiler.
Kızılağaç kozalaklarından ishal durdurucu mide çayı yapılır.
Soğuk algınlığında kozalaklar haşlanıp suyu ile gargara yapılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder